Bu blog yazısının amacı, daha önce başka bir yazıda ele aldığım bir konuya katkı sunmaktır. 2020’ler, Uluslararası İlişkiler disiplininin kurucu babalarının (Kenneth Waltz, Stanley Hoffmann, Robert Cox, Susan Strange, Ernst Haas vb.) kabaca yüzüncü yıl dönümlerine denk gelmektedir. Bu isimlerin entelektüel hikâyesini öğrenmek, hem öğrencilerin merak duygusunu tetiklemek hem de disiplinin yörüngesine dair bir fikir sunmaya yardımcı olacaktır. Daha önce birkaç blog yazısı paylaşmış olsam da, iki hafta önce 80. doğum yılını kutlayan Peter Katzenstein, bu yazı dizisinin ilk ismi oldu.
Katzenstein,
Uluslararası İlişkiler disiplininde köprü kurucu (bridge-builder)
isimlerin başında gelmektedir. 1970’lerin ortasından itibaren en üretken
akademisyenlerden biri olmuş ve entelektüel yörüngesi, karşılaştırmalı
siyasetten uluslararası ilişkilere, politik ekonomiden inşacılığa kadar farklı
çalışma alanlarının bütüncül bir şekilde anlaşılmasına öncülük etmiştir.
Benjamin Cohen, onu Uluslararası Politik Ekonomi alanındaki en etkili yedi
isimden biri olarak tanımlamıştır. 2008 yılında 2700 akademisyen arasında
yapılan TRIP anketinde katılımcıların %40’ı, rasyonalizm-inşacılık ayrımı
yerine bir senteze ulaşılması gerektiğini ifade etmiş ve son yılların en etkili
20 ismi arasında Katzenstein, 9. sıradan listeye girmiştir.
50
yılı aşkın akademik yaşamında 48 kitabın yazarlığını ve editörlüğünü yapmış,
ayrıca sayısız makale yayımlamıştır. 1982-2022 yılları arasında Cornell
Üniversitesi’nin Politik Ekonomi dizisinin editörlüğünü üstlenerek 5,7 milyon
doları bulan ve 373 binden fazla satış yapan 148 kitabın yayımlanmasını
sağlamıştır. Aralarında Joseph Grieco ve David Lake’in de bulunduğu 65’ten
fazla öğrenciye tez danışmanlığı yapmış ve bir o kadar öğrencinin de tez
komitesinde yer almıştır. Ayrıca 2020 yılında Johan Skytte Ödülü’nü
kazanmıştır.
Öğrencilerini korkutacak kadar talepkâr olduğu söylenen Katzenstein hakkında, Benjamin Cohen, onun kendisinin de en iyi versiyonu olmaya çalıştığını ve bulunduğu herhangi bir odada, farklı çalışma alanlarından gelen insanlardan bir şeyler öğrenmeye çalıştığını belirtmektedir. Eğer odada bir botanikçi varsa, mutlaka yeni şeyler öğrenmek için fırsat kolladığını ifade etmektedir. Mümkün olduğunca farklı birimlerde derslere katılmaya ve entelektüel gelişimini olabildiğince renkli hâle getirmeye özen göstermiştir.
Almanya
doğumlu olması, lisans eğitiminde ABD’de yabancı öğrenci olarak karşılaştığı
deneyimler, karşılaştırmalı siyaset alanından gelmesi ve LSE’de okurken
Deutsch’un çalışmalarından etkilenmesi, onun ABD’de ana akım içinde sınırlı bir
alanda kalmak yerine daha bütüncül çalışmalar üretmesine neden olmuştur.
Uluslararası
İlişkilerde (Uİ) en önemli tartışmalar analiz düzeyleri çerçevesinde
ayrışmışken, Peter Gourevitch vd. (2008) de belirttiği üzere “hiç kimsenin
Katzenstein'dan daha iyi yapamadığı şey, farklı analiz düzeylerini aynı kitapta
bütünleştirmek” olmuştur. İç politikanın etkisi ihmal edildiği için Uİ’de
genellikle artık bir kategori (residual category) olarak yer almıştır.
Ancak Katzenstein’a göre, politika davranışını gerçekten anlamak istiyorsak,
her bir vakada devlet ve toplumu birbirine bağlayan politika ağlarının yapısal
özelliklerine bakmamız gerekmektedir. Onun ifadesiyle, “İç yapılar, her
bir ... politika ağına özgü mantığı ifade eden dış ekonomik politikaları
üretir” (Cohen, 2007: 126).
TRIP Anketleri - 2009 |
Disiplinde ulusal
güvenlik, genellikle verili olarak ele alınmış ve analize dışsal bir unsur
olarak değerlendirilmiştir. Alexander Wendt ve Martha Finnemore, akademideki
muhafazakâr tutuma dikkat çekerken, Katzenstein yeni jenerasyonun fikirlerini
ciddiye alan ve Soğuk Savaş sonrası dönemdeki değişime öncülük eden
akademisyenlerden biri olduğunu söylemekteler. Ulusal Güvenlik Kültürü (The Culture
of National Security) isimli kitabın editörlüğünü yaparak bu tartışmalara
önemli bir katkı sunmuştur. Karl Deutsch ile birlikte çalışmış olması önemli
olsa da, bu kitabı öğrencilerine ithaf ederek her şeyi onlardan öğrendiğini
vurgulamıştır. Finnemore ve Wendt de, Katzenstein’ın ana akım içinden gelip
bunu açıkça ifade eden ilk akademisyen olduğunu belirtmektedir.
Peter
Gourevitch ve diğerleri, Katzenstein’ın çalışmalarının birkaç temel tartışmayı
içerdiğini belirtmektedir. Buna göre, ilk olarak devletin kara kutusu
açılırken, ulusal toplumların her zaman tarihsel olarak şekillenmiş iç yapıları
ve kendilerine özgü kültürleriyle ayırt edici özellikleri olduğu
vurgulanmıştır. İkincisi, yapısal ve kültürel analiz arasında bir ilişki
kurmaya çalışmıştır. Akademik yaşamının ilk on beş yılı yapısalcı bir
perspektife sahipken, bunun yeterli bir açıklama olmadığını ve insanların
düşüncelerine ve kimliklerine de önem verilmesi gerektiğini düşünmeye
başlamıştır. Örneğin, Almanya ve Japonya aynı yapısal konumda olmalarına
rağmen, terörle mücadelede farklı süreçler izlemişlerdir. Yapısal analizi
reddetmese de, iç siyasi yapıların nasıl kültürel pratiklerde temellendiğini
açıklamaya çalışmıştır.
Bir
diğer önemli görüşü ise, hakikatin istatistik verilerle soyutlanmadan veya
stratejik etkileşimlerden anlaşılamayacağıdır. Uluslararası sistemin ve iç
siyasetin karmaşıklığı, indirgemeci bir şekilde açıklanamaz. Karşılıklı
bağımlılık açıklanırken, diğer taraftan farklılıklar nedeniyle bir yakınsamanın
olamayacağı ifade edilmiştir.
Kısacası,
toplumlar içinde bulundukları bölgesel ve küresel bağlam olmaksızın
anlaşılamaz; bölgesel ve küresel siyaset de bu yapıları oluşturan birimlerin
kendine özgü nitelikleri olmadan anlaşılamaz. Burada amacım, uzun uzun
çalışmalarını özetlemek değildir. Dahası, bu en iyi şekilde onun arkadaşları
tarafından The Political Science of Peter J. Katzenstein isimli makalede
veya Benjamin Cohen’in kitabında yapılmıştır. İlgili arkadaşlar UPE’den Uluslararası Güvenlik’e, küçük
devlet çalışmalarından bölgesel ve küresel çalışmalara kadar tüm temel
katkılarını bu makalede ayrıntılı bir şekilde okuyabilir.
Yakın
tarihli çalışmalarında Katzenstein, disiplinin çok fazla meşgul olduğu
metateorik tartışmalara alternatif olarak analitik-eklektizmi önermektedir.
Buna göre, daha pragmatist bir bakış açısı lehine bu metateorik tartışmaları
bir kenara bırakmak gerekmektedir. Eğer bizi bekleyen sorunlara bir çözüm
önerisi getirmek istiyorsak, o zaman daha paradigmatik tartışmaları bir kenara
bırakarak pragmatik bir alternatif üretmemiz gerekmektedir. Bu çerçevede üç
temel ontolojik varsayım bir araya getirilebilir: realizmin maddi güce,
liberalizmin işbirliğine, inşacılığın ise norm ve kimliklere olan vurgusu bir
arada ele alınabilir. Ona göre, inşacılık-liberalizm ve inşacılık-realizm
birlikte alındığında güçlü bir kombinasyon üretmektedir. Analitik-eklektizmin
iki önemli nedeni vardır: Birincisi, küresel sorunlara acil politika önerileri
gerekmektedir. İkincisi ise, metateorik tartışmaların uzlaşılamaz olmasıdır.
Son
çalışmalarında ise Katzenstein, dünya siyasetinde belirsizliklerle
ilgilenmektedir. Bunun felsefi temeli ise, dünyayı mekanik bir şekilde
inceleyen Newtoncu düşünceden farklı olarak, dünyanın gerçek işleyişini
yansıtan belirsizliği ve ilişkiselliği niteleyen kuantum çalışmalarına
dayanmaktadır. Bu konuda düşünceleri, detaylı bir şekilde Worldviews in
World Politics isimli kitap bölümünde bulunabilir.
Tek bir alana sıkışıp kalmamak önemlidir; bazı akademisyenler bunun için çok farklı alanlara yönelmekte ve mümkün olduğunca güncel tartışmaları anlamaya çalışmaktadır. Peter Katzenstein, bunu mümkün olduğunca yapmaya çalışmıştır. Bu konuda kendisine kulak verelim.
"Ben, iç siyaset ile
uluslararası ilişkiler arasında keskin bir ayrım olmadığını savunan bir
entelektüel gelenekten geliyorum. Bu nedenle, Amerikan siyaseti, uluslararası
ilişkiler ve karşılaştırmalı siyaset arasındaki ayrım benim için hiçbir zaman anlamlı
olmadı. Lisans düzeyindeki derslerim genellikle üç alt alanda sınıflandırılır.
Bu yüzden ilk adım benim için kolaydı: Siyaset bilimi alanında yeni mezun olan benim
kuşağım tarafından o dönemde politik ekonomiye yeniden ilgi duymaya başlamıştı.
İkinci olarak, ben genellikle
monotonluktan sıkılan biriyim. 1980’lerin sonlarına gelindiğinde, Soğuk Savaş
sona ermişti ve ben yeni bir alana yönelmeye hazırdım. Güvenlik çalışmalarını
incelemek için uygun bir zaman olduğunu düşündüm. Ancak geleneksel yaklaşımlardan
farklı bir perspektif benimsedim: kültürel sosyoloji. Bu yaklaşım o dönemde
birçok kişi tarafından sıra dışı, hatta mantıksız bulundu. Hakkımda
‘Katzenstein postmodernizme mi yöneldi? Ona ne oldu?’ gibi yorumlar
yapılıyordu. Bu, inşacılığın henüz yeni gelişmekte olduğu bir dönemdi. Yaklaşık
on yıl sonra, bu alan benim için cazibesini kaybetti ve tekrar belirsizlik ve
risk sorularına yöneldim. Sonunda, iki yıl boyunca fizik okumaya
başladım."
Daha fazla okumak için bkz.
1. Peter A. Gourevitch vd. (2008), The Political Science of Peter J. Katzenstein PS: Political Science and Politics, Vol. 41, No. 4 pp. 893-899.
2. Benjamin J. Cohen (2007) International Political Economy: An Intellectual History, Princeton University Press
3. P, Schouten, (2008) ‘Theory Talk #15: Peter Katzenstein on anti-Americanism, Analytical Eclecticism and Regional Powers’, Theory Talks,
4. Swarthmore Meets Skytte: A Conversation
5. Peter J. Katzenstein (1996/2015) ‘Giriş Milli Güvenlik Üzerine Alternatif Perspektifler’, Peter J. Katzenstein der., Milli Güvenlik Kültürü, Sakarya Üniversitesi Yayınları
6. Rudra Sil, Peter J. Katzenstein (2010) Analytic Eclecticism in the Study of World Politics: Reconfiguring Problems and Mechanisms across Research Traditions, Perspectives on Politics , Volume 8 , Issue 2; Rudra Sil, Peter J. Katzenstein (2010) Beyond Paradigms Analytic Eclecticism in the Study of World Politics, Bloomsbury Publishing
7. Peter J. Katzenstein (2022) ‘Worldviews in World Politics’ Peter J. Katzenstein der. Uncertainty and Its Discontents Worldviews in World Politics, Cambridge University Press