…hiçbir yere gelmedi ki yardım..daha
Depreme uyanmak bir tarafa gün içinde dehşetin büyüklüğünü kavramak bile çok zordu! Twitter’dakı mesajları tekrar tekrar okuyunca kötü bir şeyler yaşandığı yavaş yavaş kavramaya başlıyordum. En kötüsü de Elazığ, İzmir gibi depremleri görünce, insan uzaktan bakarak sanki Türkiye’de hayatın olası bir parçası diye düşünmeden edemiyordu. Ne de olsa depreme maruz kalan sen değilsin!
Mesajı tekrar okuduğumda, Hatay'da
yaşayan Aziz’e yazarken, aslında durumun ciddiyetini yeterince kavrayamadığımı
fark ediyorum. Sonra az önce mail üzerinden 50 dakika içinde Aştı’dan kalkan
Kamil Koç’a bilet bulup deprem bölgesine kendi çabasıya gitmeye çalışanlar gibi
otobüse yetişmeye çalıştığımı görüyorum. Ne yapabilirdim ki..Belki bir yardımım
dokunurdu. Ama Aziz’den gelen mesajı sürekli hatırladığım için kesinlike
Ankara’da boş-boş oturmaktan daha iyi hissedeceğimi düşünüyordum.
Sabaha doğru İskenderun’a varırken hayatımda ilk defa bir film sahnesine benzeyen bir durumla karşılaşıyorum. Her gün sokakta, okulda gördüğünüz bir şey değil bu. Daha şehire girmeden bilinmeyen bir nedenle limanın yandığını, simsiyah dumanın tüm şehri esir aldığı görüyorsunuz. Müdahale eden kimselerin olmadığını hatırlıyorum. Tüm limanda konteynerler yanarak büyük bir alev oluşturmuştu bile..Duman denize doğru değil tam da dehşetin yaşandığı şehre doğru yükseliyordu. Resimde belli olmasa da, sol tarafa doğru bakanlar, tüm şehrin duman altında kaldığını görebilirdi…Deprem ve yangını bir arada görünce akla ilk gelen şey tüm devlet mekanizmasının çökmüş olduğunu düşünmekti..
İskenderin Limanı (Sabah 9-10.00/7 Şubat) |
İskenderun duman altında |
İskenderun otogarından araç kalkıp Antakya’ya doğru yol alırken yukarıya doğru uzanan dar yollarda çok uzun bir trafik oluşmuştu. Tam hatırlayamasam da 55 km mesafenin 2-3 saat sürdüğünü tahmin ediyorum. Otobüs trafikte yavaş-yavaş ilerlemeye çalışırken karşıdan da sayısız Ambulansın şehirden çıktığını görüyordum..Antakya’da hastane yokmuydu? Iskenderun hastanesinin yıkıldığını biliyordum. Öyleyse bu kadar Ambulans nereye doğru gidiyordu? Muhtemelen Antakya hastanesi de yıkılmış olmalıydı…Zar zor Twitter’da en çok hasar alan yerlerden birisinin Samandağ olduğunu okuyorum. Acaba oraya ambulans gitti mi?
Nerelerden geçtiğimizi bilmiyorum ancak hayatımda bu kadar güzel yaylalar, yeşil alanlar gördüğümü hatırlamıyorum. Keşke deprem yüzünden değil de bir başka nedenle buraya geliyor olsaydım diye düşünmeden edemedim!
Antakya’ya varırken İstanbul ve Konya tırı ile birlikte ilerlediğimizi hatırlıyorum. Bu da öğlen saat 12 gibi olsa gerek. Gıda yardımını Konya belediyesinin sağladığını gördüğümden (her ne kadar tam emin değilsem de) yardımın sabahtan önce ulaşmadığını söyleyebilirim.
Otobüs Antakya otogarına vardığı
zaman otogarın deprem dolayısıyla hasar aldığını, içinde kimsenin olmadığını,
bir çoğu gelen-giden kimsenin de otogarın dışında otobüslerle birlikte hareket
halinde olduğunu görüyorum. Birilerine yıkılan binaların ne tarafta olduğunu
soruyorum. Hatırlayamasam da galiba İnönü bulvarına doğru beni yönlendirdiğini
ve bulvarı takip ederek en az 1 saatlik yürüme ile merkeze ilerlediğimi
hatırlıyorum.
Etrafta ayakta kalan binalar olmasına rağmen merkeze yaklaştıkça artık yıkılan binalarla karşılaşıyorsunuz. En korkunç görüntü ise birkaç km boyunca yolun sağ ve sol tarafında neredeyse tüm binaların yıkılmış olduğunu görmekti..
Romanya'dan bir ekip |
İlk kalp kırıcı görüntü ise az ilerde bir kişinin elinde çekiç benzeri bir aletle daha tam olarak yıkılmamış binanın molozları üzerinde taşları kırmaya çalıştığını görmemdi.
İnsanlar tamamen çökmüş binanın içine girmeye çalışıyor. |
Anda Derneği Arama Kurtarma Ekibi |
İleride bir Migros marketinin içinde insanların içecek-yiyecek bakındığını ve yıkılmamış 7-8 binalık bir sitenin bahçesinde oturduğunu görüyorum.
Yol üzerinde bir asker her an
yıkılmakta olabilecek olan bir binanın önünde durarak insanları uyarıyordu.
Yine yol üzerinde Mersin’den şehre daha yeni gelmiş çevik kuvvet ekibinin otobüsten indiğini görüyorum. Gün içinde başka bir yerde bu ekibi gördüm mü hatırlamıyorum.
Merkeze doğru yaklaşırken yıkılan onlarca binanın yanında yöresinde kimse yoktu. Dümdüz yolda binalar kendi kaderlerine terk edilmişti! Zaten hangi binaya koşturulabilirdi ki! Hangi binanın daha az hasar aldığını içine girmenin mümkün olduğunu tahmin etmek zordu. Birkaç binanın önünde bir şeyler yapmaya çalışan birçok kimsenin kendi ailesine ulaşmaya çalıştığını görebiliyordunuz. Birçoğu binanın önünde ise kimse yoktu. Muhtemelen depremle birlikte herkes o binanın içinde kalmış veya ölmüştü. Seslerini duyurabilecekleri ise kimse yoktu!
Denizli Büyükşehir İtfaye |
Yapı Kredi Arama Kurtarma Ekibi |
Şehir Merkezinde arama kurtarma yapan askerler ''Bura hemen bitsin yan binaya geçeceğiz'' diyorlardı. |
15 Temmuz Milli İrade Parkı. Tüm tırlar buraya geliyordu. Yemek-giysi dağıtımı buradaydı. |
Traktör yol açabilse yanda bekleyen 2-3 kişi içeri girecek. |
Toza dönmüş binalar |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder