31 Aralık 2018 Pazartesi

Nicholas Onuf’dan Uluslararası İlişkiler Öğrencilerine 10 Tavsiye

‘Konuşmak, tartışmasız bir şekilde, dünyayı her ne ise o yapmanın en önemli yoludur.’
Nicholas Greenwood Onuf

Bir Uluslararası İlişkiler öğrencisi için bu ismi tanıtmak her ne kadar gerekli değilse de garip bir şekilde yeni oyun kuruculardan biri olmasına rağmen bir o kadar da merkezkaç kuvvetinde bir eğilim de sergilediği için muhtemelen bu isme o kadar uzak kalmışısızdır diye düşünüyorum. Belki de kendisinin söylediği üzere olaylarla ilgilenmediği için disiplinin dışında kalmak istiyordu. Uİ'nin sınırlarını çizmede başarılı olamadığını, ne hakkında olduğunu tam olarak çözemediğini ve uygun bir teoriyi içine yerleştiremediğini düşününenlerden birisidir Onuf.. Yine de ‘bir kere içine girdi mi’ çıkamayanlardan. 

Nicholas Onuf Uluslararası İlişkiler'de eleştirel dönüş olarak tanımlanan yeni dönemde bugün inşaacılık olarak bildiğimiz yaklaşımın isim babasıdır. Hem lisans hem de lisanüstü öğrenciliğinde uluslararası hukukla yakından ilgilenen Onuf'un doktora tezinin adı Uluslararası Hukukun Bilinçli Gelişimidir. Griffithis'den alıntılayarak kurallar ve genel kural ile anılan bir akademisyen olması uluslararası hukuk geçmişime bakılınca şaşırtıcı değildir. Çığır açan çalışması World of Our Making 1989 yılında uluslararası ilişkiler disiplinine önemli bir meydan okumayla ortaya çıkmış ve Alexander Wendt'le birlikte uluslararası ilişkilerde inşacı perspektifli tartışmaların başlatıcısı olmuştur.

Onuf akademik kariyerinin ilk 15-20 için kendisini philosophical ignoramus olarak tanımlamakta. Düşünmeyen, bu yüzden de geleneksel felsefi bir realist olarak başlamıştır disipline…O teorilerle ilgilenmemiz gerektiğini söyler - büyük resmi görmek ve ona göre büyük resim arkasında gizli olan felsefi meseleleri de öğrencilerin okuyabilmeleri gerekir. 

''Machiavelli savaşçıların disiplinli ve coşkulu olması gerektiğini söyler. Ben de kendi doktora öğrencilerime birer warrior nerds olmaları gerektiğini söylerdim. Eğer bu profile uymuyorsanız o zaman başka bir meslek bulun.''  


1) Dersler için uzun-uzadıya hazırlık yapmak sizi daha iyi bir hoca yapmaz. Kendiliğindenliği azalttığı için öğrenciler sıkıcı olduğunuzu düşüneceklerdir; bu, uzun hazırlıklarınızın sizin için satın aldığını düşündüğünüz özgüveninizi azaltacaktır. Ve elbette kendi okumalarınızdan da değerli zamanınızı çalıyordur.

2) Yazma bir zanaatdır; iyi yazmak, çoğumuzun çok çalışmasını gerektirir. Genel olarak yapılan şey, bir problemi ya da sorunu düşünmek, bir araştırma tasarımı formüle etmek, “araştırma” yapmak ve sonra yazmaktır. Bu kötü bir fikirdir. Her aşamada yazmaya devam edin, sonunda, yazdıklarınızın çoğunu atmış olsanız bile. Yazma, sorunu daha saydam hale getirir, araştırma yapmak için ne yapmanız gerektiğine işaret eder ve her şeyden öte, yazma, becerilerinizi iyi bilenmiş bir durumda tutar.

3) İncelenmek üzere özensiz, kötü hazırlanmış yazılar göndermeyin. Sıklıkla hakemlik yapan biri olarak hepsini çok sıkça görüyorum. Birçok hakem, her zaman kasten olmasa da, önemli bir şey üstünde olsanız bile, sizi cezalandıracaktır. İyi hazırlanmış bir çalışmanız olduğunu düşündüğünüzde, onu gönderin, çünkü çoğu hakem ve editör görevlerini ciddiye alır ve size değerli geri bildirimler verecektir.

4) Ortak projeler üstlenirken dikkatli olun. Hepimiz akademisyenliğin yalnız bir uğraşı olduğunu biliyoruz. İşbirliği yalnızlık oranını azaltır ve kendi başınıza üretebileceklerinizden daha iyi çalışmalara yol açabilir. Ayrıca kimsenin tamamen mutlu olmadığı bir işle de sonuçlanabilir. Bazen işbirliği mizaç farklılığı, projeye daha fazla veya daha az bağlılık ve iş dağılımındaki algılanan eşitsizlikler nedeniyle gerginlik ve kötü hislere neden olabilir. Tüm bunlar, iki kitap projesinde kardeşimle işbirliği yaparken çok faydalı oldu. Bunun bize büyük bir risk olabileceğini düşünmedik.

5) Sempozyum projelerine katılırken daha da dikkatli olun. Onların tematik odakları ilgi alanınızla çok iyi eşleşmeyebilir; yüzeysel hakemli olma eğilimindedirler ve bu nedenle ciddiye alınmazlar; ayrıca dikkatlerden hızla kaybolma eğilimindedirler. Bu alandaki önemli gelişmeleri gösteren sempozyumlar gibi istisnalar vardır. Kıdemli bir akademisyen olarak, sempozyumlara katkıda bulunuyorum çünkü arkadaşlarımla projeler yapmak eğlenceli  ve bu lüksü de karşılayabiliyorum. Hepsinden önemlisi sempozyum ciltlerinin editörlüğünü yapmaktan kaçının. Bu, en zor koşullar altında işbirliğini içerir. Olağanüstü zaman alıcıdır. Sözdinlemez inatçı katılımcılar çoğu zaman iyilikbilmez ve hayalkırıcı sorumluluk demektir.

6) Tek seferde çok fazla proje üstlenmeyin. Her projeye kendinizi daha az verecek, son teslim  tarihlerini kaçıracak ve muhtemelen hepsini yetiştirmeye çalışacağınız için 90% kuralına boyun eğmiş olacaksınız – proje 90% tamamlanıp ve göndermek için son rütuşları yaptığınızda artık tükenmişsiniz demektir. Böylece ilerledikçe hevesinizin kaçtığı ve hiçbir zaman bitiremeyeceğiniz bir çekmece dolu projeyle baş-başa kalacaksınız.

7) Tezler, hemen farkedilebilir toy projelerdir. Bir tezin bir kitaba dönüştürülmesi muhtemelen yapılacak en akıllıca şeydir, ancak genellikle tezin yazılmasından daha uzun sürer. Çoğumuz için iyi bir kitap yazmak beş yıl alır; World of Our Making on yılımı aldı. Bu kadar zamanınızın olup olmayacağıysa, başka bir konudur.

8) Her gün okuyun. Sabah kalkınca kahvemi alır ve 45 dakika okurum. Benim durumumda, alanımla ilgili olmayan - okumak zorunda olmadığım şeyleri de okuduğum olmuştur. Bu benim kelime dağarcığımı genişlendirse de bir çok akademisyen için, okumaya sabit bir zaman ayırmak, alandaki literatüre ayak uydurmak için belki de tek fırsattır.

9) Alanındaki bir trende atlamaya gelince ise bu yönelimleri öngörmeye çalışın, geriden gelin ancak eletirel olarak ele alın.....Bu sizin ne kadar hırslı olduğunuzu, başkalarından ne kadar onaylanmaya ihtiyacınız olduğunu, bir şey üzerine ne kadar odaklanabildiğiniz ve s. gibi şeyleri gerektirir.

10) Çoğu insandan daha zeki olduğunuzu varsayarsak (yoksa akademisyen olmazdınız), sizden daha zeki olduğunu bildiğiniz insanları açık ve net bir şekilde araştırın. Bir yandan, bu insanları ne kadar çok tanırsanız, onları o kadar az korkutucu bulursunuz ve dahası çok şey öğrenirsiniz. Öte yandan, gerçekten akıllı insanları tanımak size kendi sınırlarınızı hatırlatır ve daha az kibirli olmanıza yardımcı olur. Kibir, elbette, çalışma alanımızda sürekli bir tehlikedir. Benden daha zeki insanlarla takılmanın, bir akademisyen olarak kendi başarımın anahtarı olduğunu düşünmeyi seviyorum. Bazıları benim öğrencilerimdi. (Burada söylemek uygun olsaydı isimlerini verebilirdim.) Beni bir insan olarak daha az kibirli kılmaya gelince ise, bunun için söyleyebileceğim herhangi bir şeyin kendisi bile kulağa kibirli gelecektir.

P.s. Dokuzuncu kısımla ilgili daha sonra küçük bir düzeltme yapılacaktır.

1. Martin Griffiths ve d., Uluslararası İlişkilerde Temel Düşünürler ve  Teoriler, Ankara: Nobel Yayınları, 2011. 
2. Theory Talk #70 - Nicholas Onuf: On Evolution of Social Constructivism, Turns in IR, and A Discipline of Our Making, July 2, 2015.
3. Interview - Nicholas Onuf, E-IR, 9 May 2014.